Üzüntü, mutsuzluk ve keder duyguları yoğun olarak yaşanıyor ve günlük hayatta kişinin işlevini bozacak noktaya geldiyse depresyondan bahsedebiliriz. Depresyonun altında yatan tek ya da belirli bir neden yoktur. Belirti ve bulguları vardır. Depresyon esnasında yaşanan üzüntü günlük yaşantımızdaki üzüntülerden farklı olarak şiddetli, yoğun, uzun süreli ve sıktır. Yoğun yaşandığı anlarda kişiye ölümle ilgili düşünceler gelebilir. Aynı zamanda depresyonda; dikkati toparlayamama, durgunluk, uyku bozukluğu, suçluluk, cinsel isteksizlik, iştahta değişim, duygudurumunda değişim, bedensel şikayetler gözlemlenebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluk (TSSB) genellikle travmatik bir yaşantının ardından ortaya çıkan psikolojik bir bozukluktur. genellikle travmatik bir yaşantının ardından ortaya çıkan psikolojik bir bozukluktur. Fiziksel saldırı, cinsel istismar, şiddet, trafik kazaları ve endüstriyel kazalar, savaş, terör olayları, başkalarının yaralanmasına veya ölümüne şahit olmak, yaşamı tehdit eden hastalıklar ve deprem, tsunami, sel, kasırga gibi doğal afetler en sık görülen travmatik yaşam olaylarıdır. Travmatik anıların yineleyici ve istemsiz bir şekilde hatıra gelmesi, aşırı uyarılmışlık, duygusal küntlük ve travmatik yaşantıyı hatırlatan uyranlardan (düşüncelerden) kaçınma TSSB’nin belirtileri arasındadır. Belirtiler travmatik yaşantının hemen ardından ortaya çıkabileceği gibi, aylar yıllar sonra gecikmeli olarak da ortaya çıkabilmektedir.
Amerikan Psikiyatri Birliğine göre obsesif kompulsif bozukluk (OKB), sürekli tekrarlayan dürtü, düşünce ya da imajların zorlayıcı ve rahatsız edici bir şekilde deneyimlenmesi (obsesyon) ve sıklıkla bu deneyime tepki olarak verilen tekrarlayıcı davranışsal ya da zihinsel eylemlerle (kompülsiyon) betimlenir. Tanı için obsesyon veya kompulsiyonlardan birinin varlığı ve belirtilerin işlevselliği bozacak kadar ağır olması gereklidir.
•
En yaygın obsesyon belirtileri:
1. Simetri, düzen ve kusursuzluk takıntısı
2. Günahkâr düşünmekten korkma
3. Sosyal açıdan kabul edilmez bir davranışta bulunmaktan korkma
4. Rezil olmaktan korkma
5. Hata yapmaktan korkma
6. Başkasına zarar vermekten korkma
7. Pislik ya da mikrop bulaşmasından korkma
8. Aşırı kuşku ve sürekli güven ihtiyacı
En yaygın kompülsiyon belirtileri:
1. Başkalarıyla el sıkışmamak, kapı tokmağını tutmamak
2. Değeri olmayan nesneleri toplama ve biriktirme
3. Yapılacak işleri belirli bir sayıda ve belirli sıraya sokarak yapma
4. Belirli cümleleri, kelimeleri ya da duaları tekrarlama
5. Rahatsız edici derecede kelimelere ya da düşüncelere takılma
6. Yemeklerini belirli bir sıraya göre sıralayarak tüketme
7. Sahip olduğu eşyaları belirli bir biçimde düzenleme
8. Herhangi bir iş esnasında sürekli sayı sayma isteği
9. Kilit, ocak, ütü, elektrik gibi kapanması gerekli olan eşyaları sürekli kontrol etme
10. Sürekli ellerini yıkama, duş alma
•
En yaygın kompülsiyon belirtileri:
1. Başkalarıyla el sıkışmamak, kapı tokmağını tutmamak
2. Değeri olmayan nesneleri toplama ve biriktirme
3. Yapılacak işleri belirli bir sayıda ve belirli sıraya sokarak yapma
4. Belirli cümleleri, kelimeleri ya da duaları tekrarlama
5. Rahatsız edici derecede kelimelere ya da düşüncelere takılma
6. Yemeklerini belirli bir sıraya göre sıralayarak tüketme
7. Sahip olduğu eşyaları belirli bir biçimde düzenleme
8. Herhangi bir iş esnasında sürekli sayı sayma isteği
9. Kilit, ocak, ütü, elektrik gibi kapanması gerekli olan eşyaları sürekli kontrol etme
10. Sürekli ellerini yıkama, duş alma.
Panik atak ani şekilde ortaya çıkan şiddetli kaygı nöbetleridir. Sıklıkla başlangıç noktası bir tetikleyicidir. Bu tetikleyici bir ses, olay, düşünce olabileceği gibi; çarpıntı, nefes darlığı, uyuşma hissi gibi beden duyumları da olabilir. Kişi ne olduğunu anlayamadığı için bedenini dinlemeye başlar. Bedenine odaklandıkça korku ve kaygı da artış gösterir. Bu kaygı ve korkuya beden tepkileri de eşlik ettiğinde sonuç panik ataktır.
•
Panik atakların ne zaman ve nerede geleceğinin belirsizliği kişide anksiyete yaratabilir. Bu anksiyete kişinin sosyal alanlardan, iş hayatından uzaklaşmasına sebep olabilir.
•
Panik atak yaşayan kişinin bir uzman desteği alması gereklidir. Hayat kalitesi ve işlevselliği etkileyen bu rahatsızlığın psikoterapi, ilaç tedavisi gibi çözüm yolları mevcuttur.
Yeme bozuklukları, sıklıkla ergenlik döneminde gelişen psikiyatrik hastalıklardır.
DSM-5’e göre yeme bozuklukları 8 alt gruba ayrılmıştır; anoreksiya nervoza, bulimia nervoza, tıkınırcasına yeme bozukluğu, pika sendromu, geri çıkarma (geviş getirme) bozukluğu, kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğu, tanımlanmış diğer bir beslenme ve yeme bozukluğu ve tanımlanmamış beslenme ve yeme bozukluğu. Diğer ruhsal bozukluklar ile eş tanı sıklıkla görülmekle birlikte, yeme bozuklukları diğer psikiyatrik bozukluklara göre daha yüksek oranda kronikleşme ve olumsuz sonuçlara yol açma eğilimindedir. En yaygın görülen yeme bozukluklarını anoreksiya nevroza, bulimia nevroza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu olarak sıralayabiliriz.
Aliağa Psikolog Asena Kantar
Kazım Dirik Mah. İstiklal Cad. No:49 Kat:3 Daire:6, Aliağa, İzmir
Telif Hakkı © 2021 Aliağa Psikolog Asena Kantar - Tüm Hakları Saklıdır.
GoDaddy Destekli
Hoş Geldiniz!
Aliağa Psikolojik Danışmanlık Merkezi'mizden randevu almak için tıklayın.